Çocuk Evliliği (pedefoli) Talak 4 Ayeti

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZ_2lHHaPzUwsHdl1bn1yp7R8b8oLnSbgGsldgGQeSQKtHIfMwJfsZ-9TOOFFPOY65lTJpe65-jYBafpCQooSikFtjuk-1nG-CVRVisTsmb1_eE8Q03BN36PT2L2EZpCnL_JfVlMGNTgDz/s1600/talak-4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="270" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZ_2lHHaPzUwsHdl1bn1yp7R8b8oLnSbgGsldgGQeSQKtHIfMwJfsZ-9TOOFFPOY65lTJpe65-jYBafpCQooSikFtjuk-1nG-CVRVisTsmb1_eE8Q03BN36PT2L2EZpCnL_JfVlMGNTgDz/s320/talak-4.jpg" width="320" /></a></div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Hazreti Ayşe’nin yaşını bahane ederek peygamberimize saldıran ve Kuran’da çocuk yaşta evliliğin serbest olduğunu iddia eden kişilere hatırlatılması gereken ilk konu, hükümlerin yalnızca Kuran’dan öğrenileceği ve Kuran’la mutabık olmayan kaynaklara itibar etmemeleri gerektiğidir. Allah, <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">”...Dine ait her şeyi açıkladık..”</strong> (Yusuf Suresi, 111) buyurur. Noksanı olmayan Kuran’da, evlilik gibi önemli bir konunun zamanına da elbette işaret edilmiştir.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. ..</strong> (Nisa Suresi, 6)</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın…” </strong>(En’am Suresi, 152)</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Ayetleri dikkatli okursanız, yetimleri ”nikaha erişecekleri çağa kadar” deneyin diyor. Şayet kendilerinde bir ”olgunluk” görürseniz onlara mallarını verin diyor. İkinci ayette de yetimin malına, ”o malını kontrol edebileceği erginlik yaşına erişinceye kadar” en güzel şeklin dışında dokunmayın deniyor. Küçük bir çocuk para kavramını bilmez. Tasarruf nedir, hesaplı alışveriş nedir, parasını hangi alanda değerlendirirse artırabilir bunları bilemez. <br /> <br /> Çocuğun eline para verirseniz onunla ya şeker alır ya çikolata. Dolayısıyla malını kontrol edeceği çağ bedensel değil, zihinsel olgunluk çağıdır. Aynı şekilde nikaha erişecekleri çağ da, bedensel olgunluğa eriştikleri ergenlik dönemi değil, malını kontrol edebileceği, zihinsel olgunluğa eriştikleri erginlik/gençlik çağıdır.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Ayette <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“ruşden”</strong> kelimesi geçer. Kadın ve erkeğin <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“Reşit”</strong> olması gerektiği manasındadır.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> “<strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Rüşd:</strong> Doğru yolu bulabilme yeteneği<br /> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Reşid:</strong> Doğru yolu başkalarına gösteren kişi.<br /> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Raşid:</strong> Doğru yola gelebilecek kapasiteye erişmiş kişi.<br /> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Mürşid</strong>: İrşad eden, eğiten, aydınlatan”</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Mehir, İslam Hukuku’nda erkeğin evlenirken kadına verdiği para veya maldır. Mehir kadının ailesine değil, direkt kadına verilir. Yukarıdaki ayetlere göre malların  sahibine teslim edilme çağı, o kişinin malını kontrol edebileceği yaştır. Dolayısıyla mehir alan kadının bu malı veya parayı kontrol edebileceği bir yaşta olması gerekir.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 13px;">Hz. Ayşe’nin 6-9 yaşında evlendiği konusundaki iddialar, Kuran’daki evlilik için belirtilen yaş ile uyum göstermiyor. Kuran’da işaret edilen evlilik yaşı, şu an ki Medeni Kanunumuzda yer alan yaş sınırı ile tam uyumludur. Ayrıca Hz. Ayşe’nin yaşının rivayet edildiği kaynakların muhatabı olan Buhari, peygamberimizden 238 yıl sonra, Müslim 243 sene, Tirmizi 260 sene, Ebu Davud 256 sene, Nesai 238 sene, İbn-i Mace 263 sene sonra yaşamışlardır. Hz. Ayşe’nin yaşı kimi kaynakta 6, kiminde 9, kiminde de 18 olarak rivayet edilmiştir. Genel olarak evlilik yaşı konusunda referans Kurandır. Kuran, nikah için zihinsel olgunluk çağını işaret eder.</span></span><br /> <br /> <span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 13px;">Rivayetleri esas almış olsak bile sonuç şöyle çıkıyor: <br />Hz. Ayşe <b>Nebimizle 9 yıl evli kalmıştı</b>. <b>Nebimiz öldüğünde Ayşe 28 yaşında idi.</b><b><br /><br />Buradan da 18-19 yaşında olduğu ortaya çıkar.</b> Öte yandan zaten Hz. Aişe daha önce nişanlıydı, bu nişan bozulup Nebimizle evlenmişti.</span></span><br /> <span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 13px;"><br /></span></span> <span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 13px;">Yani Hz. Ayşe’nin evliliğinde bir nebiye yakışmayacak, <b>içinde yaşadığı toplum vicdanınca infialle karşılanacak bir durum yoktu</b>. İnsanlığın öteden beri tanıyıp bildiği (ma’ruf) adetlere göre bir evlilikti.</span></span></div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Ancak bu net delili görmezden gelen bazı ateistler, Talak Suresi 4. ayette, ” adet görmemiş” ibaresinin küçük çocuğa işaret ettiğini iddia ederler.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">”Kadınlarınızdan (menopoz dönemine girerek) âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Adet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allah’ı sayıp O’na karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir.”</strong>(Talak, 4)</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Adetten kesilmiş, yani menopoz dönemine girmiş kadınların bekleme süresi 3 ay deniyor. 3 ay neden bekleniyor? Hamile olup olmadığının anlaşılması için. Adet görmeyen çocuk hamile kalabilir mi? Hayır. O zaman 3 ay beklemesine de gerek yoktur. Hamile kalan kadın adet görmez. Ancak hamile olduğunun anlaşılması süre alır. Bu durumda olan kadınlar için de bekleme süresi 3 aydır. Hamileliği kesin olanlar ise doğuma kadar bekler.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Meallerde adet görmemiş kızlar olarak çevrilen <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">‘vellai lem yahidne’</strong> ifadesi tıbbi olarak <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“sekonder amenore</strong>” denilen durumdur. Yani adet düzeni bozulduğu için adet görmeyen (normalde adet gördüğü halde türlü sebeplerle 3 ay veya daha uzun süren bir dönemde âdet görmeyen) kadınları ifade eder.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <div style="color: #404040; font-family: "helvetica neue", helvetica, arial, sans-serif; font-size: 13px;"> Talak suresi 4. ayette bazı meallerde rastalığımız “<strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">henüz adet görememiş”</strong> ifadesi geçmez. Henüz adet görmemiş diyebilmek için <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">”ellaaiii lemma yahidne ”</strong> kelimesinin geçiyor olması gerekir.</div> <span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 13px;">Talâk 4. âyetini “henüz hayız görmemiş olanlar” olarak yorumlayanlar çocukların evlendirilebilmesi için bu âyeti delil getirirler. </span></span><span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 13px;"><b>Çocuk için “hayız görmedi” ifadesi kullanılmaz. Çünkü zaten hayız görmediği için çocuktur.</b></span></div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Lem:</strong> Hiç olmayacak, ya da hiç olmamış manası kazandırır.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Lemma:</strong> Henüz olmamış ama olacak manası kazandırır.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; color: #404040; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Ayette geçen “Nisa” kelimesi yetişkin kadınlar için kullanılan bir kelimedir. Adet görmeyen kişi eğer çocuk olsaydı o zaman <strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">” Vildan, Veled, Benat…”</strong> kelimelerinin geçiyor olması gerekirdi. Ancak ayette yetişkin kadınların tanımlandığı<strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“Nisa”</strong> kelimesi geçmektedir.</div> <div style="background-color: white; border: 0px; line-height: 20px; margin-bottom: 1.5em; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> <div style="color: #404040; font-family: "helvetica neue", helvetica, arial, sans-serif; font-size: 13px;"> Sonuç olarak Kuran çocuk evliliğine izin vermez. Bu tip yanlış bir uygulamayı ancak Kuran’dan uzak toplumlar uygular. Yanlış ve kasıtlı yapılan tercümeler nedeni ile ateist ve bağnazlar İslam’ın çocuk evliliğine izin verdiğini iddia ederler. Çocuklar şefkat gösterilmesi gereken varlıklardır, kimse sapık görüşlerine Kuran’dan delil bulamaz.</div> <div style="color: #404040; font-family: "helvetica neue", helvetica, arial, sans-serif; font-size: 13px;"> <br /> <iframe allow="autoplay; encrypted-media" allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/ciI4Tw2epmg" width="560"></iframe></div> <div> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <br /></div> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> </div> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;">Ayşe'nin evlilik yaşı ile ilgili rivayetlerdeki çelişkileri şu iki makaleden okuyabilirsiniz.</span></span><br /><br /><span style="font-size: 14px;">1) <a href="http://www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kuran-ve-gelenege-gore-kucuklerin-evlendirilmesi.html" target="_blank">Kur'an ve Geleneğe Göre Küçüklerin Evlendirilmesi</a></span><br />2) <a href="http://19.org/tr/ayse/" target="_blank">Ayşe’nin Yaşı</a><br />3) <a href="https://sorularlaislamiyet.com/hz-ayse-aise-validemiz-peygamber-efendimiz-ile-evlendiginde-kac-yasindaydi-bu-evlilig-dokuz-yasinda" target="_blank">Ayşe'nin Evlilik Yaşı</a></span><br /> <h2> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><br />Tıbbi veriler de rivayetleri yalanlıyor.</span></h2> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><br />Gelenekte Ayşe'nin 6 yaşında evlendiği ve 9 yaşında ergenliğe girince de nebi a.s ile ilişki yaşadığı şeklinde yaygın bir kanaat vardır. <br /><br /><b>Bilimsel verilere göre çocukların Arabistan'da 14 asır önce beslenme ve çevre koşulları günümüzden daha iyi olamayacağı da göz önüne alındığında çocukların 9 yaşında ergenliğe girmesi mucizedir.</b></span><br /> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><br />Ergenliğe giriş yaşı beslenme ve çevresel koşullara minimal farklılıklar oluşturmaktadır. Beslenme ve çevre koşulları kötü ise ergenliğe giriş daha geç olur, şartlar düzelince stabilleşir. <b>Günümüzde</b> gıdadaki hormon, iyi beslenme vb. nedenler yüzünden eskisine oranla<b> daha erken yaşta ergenlik çağına</b> girmektedir çocuklar.<br /><br />Resimde yer alan 2. Tabloda da görüleceği üzere <b>şartlar İyileştikçe</b> ergenliğe giriş daha erken oluyor, nitekim Arabistan bölgesinde de son 20 yılda ergenlik yaşı 13,22'den 13,05'e gerilemiş, bu durumda ergenlik yaşının <b>14 asır önce günümüzden daha yüksek olduğu </b>söylenebilir.</span><br /> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><br /></span> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><span style="font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;">Uzun yıllardan beri, –Arabistan gibi- sıcak bölgelerde yaşayan kızların daha erken yaşlarda ergenliğe girdikleri söylenmiştir. <b>Ancak tıbbi veriler bunun böyle olmadığını göstermektedir.</b> </span></span><br /> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><span style="font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;"><br /></span></span> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;">Tıbbi literatür verilerine göre Ürolog Doç. Dr. <b><a href="https://www.facebook.com/zeki.bayraktar.351/posts/10214814936109250" target="_blank">Zeki Bayraktar</a></b> aşağıdaki tabloda muhtelif ülkelerin menarş (ilk adet) yaşlarını listeledi. </span></span><br /> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;"><br /></span></span> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;">Buna göre en yüksek ortalama 15.1 yaş ile Arabistan bölgesinde tespit edilmiştir.</span></span><br /> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><span style="font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;"><b>Yani Arabistan bölgesindeki kızlar diğer ülke ortalamalarına göre daha ileri yaşlarda (13-15 yaş civarında) ergenliğe girmektedir.</b></span></span><br /> <span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: 19.32px;"><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3H6klAxosRIChvotRW4H8UdV8sLRuMX9T2IXqd7ylb8jn1QJzrMmO8HTyOQKd56s0BXCflfpw8mPUj5vW3npLAKCuoGFskYYrmqGSipAtMyE7hppwvWp8FlqAD4A-6etX_ehIhJtyEl6G/s1600/ergenlik.jpg" imageanchor="1" style="font-family: "Times New Roman"; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="654" data-original-width="691" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3H6klAxosRIChvotRW4H8UdV8sLRuMX9T2IXqd7ylb8jn1QJzrMmO8HTyOQKd56s0BXCflfpw8mPUj5vW3npLAKCuoGFskYYrmqGSipAtMyE7hppwvWp8FlqAD4A-6etX_ehIhJtyEl6G/s1600/ergenlik.jpg" /></a><br /><br /><br /><span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;">Talak 4 ayetindeki </span></span><b style="color: #404040; font-family: "helvetica neue", helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;">'adet görmeyen kadınlar'</b><span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;"> ifadesinin ne anlama geldiğini fıkhi ve tıbbi açıdan inceleyerk bu tezin çürütüldüğü bilimsel makaleyi okumak için </span></span><a href="http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/1936/20288.pdf" style="color: #404040; font-family: "helvetica neue", helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;" target="_blank">tıklayın</a><span style="color: #404040; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: 14px;">. </span></span></span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: "times new roman"; font-size: 14px; line-height: 19.32px;"><span style="color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><a href="http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/1936/20288.pdf">http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/1936/20288.pdf</a></span></span></div> <div style="text-align: center;"> <div style="color: #404040; font-family: "helvetica neue", helvetica, arial, sans-serif; font-size: 13px;"> <br /></div> </div> </div>

Çocuk Evliliği (pedefoli) Talak 4 Ayeti

Hazreti Ayşe’nin yaşını bahane ederek peygamberimize saldıran ve Kuran’da çocuk yaşta evliliğin serbest olduğunu iddia eden kişilere hatı...

Devamı »

Bu Yazıyı Okuyan Kabir Azabından Kurtuluyor

<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong>Alem-i Berzah/ Kabir Hayatı;</strong></div> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <strong><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0OBL7SwC9REdqQTQ6wfGXWRtbmzBdcXdi3pdE-z2wNVBvBUrSNVixzygWoqE-jeyu96mWiN7S9xELO1Lmq8gIo76h4cAZlO2qmaVZUz8WRyEtMw_GjBemeayjMOsnf-nWmJbC3BNuckaV/s1600/kabir.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="229" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0OBL7SwC9REdqQTQ6wfGXWRtbmzBdcXdi3pdE-z2wNVBvBUrSNVixzygWoqE-jeyu96mWiN7S9xELO1Lmq8gIo76h4cAZlO2qmaVZUz8WRyEtMw_GjBemeayjMOsnf-nWmJbC3BNuckaV/s1600/kabir.jpg" width="320" /></a></strong></div> <br /> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Tasavvuf dünyasında duyular ile bilinen şehadet alemi ile gayb alemi arasında köprü vazifesi gören berzah alemi olmak üzere üç alem vardır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <b>Berzah</b>; iki şey arasında engel, mânia, perde, hâil gibi anlamlara gelmesine rağmen ve Kuran’da tamamen bu anlamda kullanmış olmasına rağmen, Kuran’ın iki dünyalı/âlemli evren anlayışını kendi felsefî dünya görüşleri açısından yetersiz görenler, dünya ve ahiret hayatı arasına üçüncü bir ara âlem daha yerleştirmişlerdir. Ölümü öldürmüşler, yani ölümün mahiyetini tümüyle değiştirmişlerdir. İnsanlar bu yapay âlemde, iki arada, bir derede, kimi bu dünya da, kimi öbür tarafta dolaşıp, durmuşlardır. Özellikle de şeyhlerin dünya da tasarrufatının devamı için bu berzah âlemi biçilmiş kaftandır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Kabir hayatı tamamıyla Kuran dışıdır. Bu kabir/berzah hayatı bütünüyle rivayet kültürüne dayanır. Kabir hayatından bahseden hadisler haber-i âhad olmaları hasebiyle itikatta delil kabul edilmezler. Zira âhad rivayetler subut'u zanni olmaları nedeniyle itikat gibi herkesi bağlayan ve kesinlik gerektiren konularda hüccet olamazlar. Haber-i âhad sahih bile olsa küfür ile iman arasında bir ölçü değildir. [2] Özetle kelamcılar haber-i âhadın zanni bir delil olduğunu, zanni delilin ise akâid konularında tek başına yeterli olamayacağı hususunda ittifak etmişlerdir.[3]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Âhad haberler zanni bilgi ifade ettiğinden, ancak zan mertebesinde bir delil oluşturabilirler. Hâlbuki Kuran;</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“Zan haktan /gerçekten bir şeyi ifade etmez.”</em></strong> [Necm/28] <span style="background-color: transparent;"> </span></blockquote> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“ Bilmediğin şeyin ardına düşme “</em></strong> [İsra/36]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> buyurmaktadır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Günümüzdeki bid’atlerin ve itikadî sapmaların çoğu bu hadis rivayetlerine dayanır. Bu ahad rivayetleri Kuran’a arz etmeden kabul etmek, kitabı metbû/uyulan konumundan, tâbî/uyan konumuna indirmektir. Bu ahad haberleri dinde hüccet kabul edenlerin dine verdiği zarar, kabul etmeyenlerin verdiği zarardan daha büyüktür. Ahad haberleri Kuran’a rağmen hüccet kabul edenler, dini bu zannî/kesin olmayan haberlere dayandırmış olmaktadırlar. Oysa, din amelî olsun, itikadî olsun, ahlakî olsun bir bütündür. Din bir zihniyettir, bir dünya görüşüdür. Ve asla içine yalan, yanlış, batıl sokulmamalıdır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Şimdi önce bu konu ile ilgili hadisleri Kuran’a arz edelim, sonra da her zaman olduğu gibi son sözü Kitabullah söylesin!</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “Ölenin arkasından ağlayanlardan dolayı kabir azabı göreceği” rivayetini Hz. Aişe Annemiz</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“Hiç kimse başka bir kimsenin günahını yüklenmez”.</em></strong> [Fatır, 35/18] </blockquote> <div style="background-color: white;"> </div> <div style="color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> ayetine dayanarak reddetmiştir. [Buhari, Cenaiz, 32]</div> <div style="text-align: justify;"> <span style="color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;"><br /></span></div> <br /> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bir başka örnek verelim;<em> </em></div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <em>Bedir de öldürülen kâfirlere Peygamberimiz “Rabbinizin size vadettiği şeyin gerçek olduğunu gördünüz mü?” diye sormuş, Hz. Ömer’de 'Cansız cesetlerle mi konuşuyorsun?' demişti. Resulullah da 'Andolsun ki siz söylediğimi onlardan daha iyi duyamazsınız'</em> </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> buyurmuştu. [Buhari, Megazi, 8] Hz. Aişe Annemiz bu rivayeti duyduğunda bunun Kuran'a aykırı olduğunu, <strong><em>“Şüphesiz sen ölülere işittiremezsin”</em></strong>[Neml/80] ayetine dayanarak reddetmiştir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  Kabir azabıyla ilgili pek çok hadis metin açısından Kuran'a aykırıdır. Mesela; “<em>(Ahiret âleminden gördüğüm) manzaraların hiçbiri kabir kadar korkutucu ve ürkütücü değildi</em>”  şeklindeki hadisi ele alalım. Bu sözün, daha ilk bakışta uydurma olduğu açıktır. Şöyle ki, bu söz, yüce Allah’ın cehennem azabının korkunçluğundan söz eden ayetlerini küçümsemekte, kabir azabının daha korkunç ve ürkütücü olduğunu ifade etmektedir. Kuran, kıyamet gününün daha çetin olduğunu, kabirden çıkan kâfirlerin ağzıyla vermektedir.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>Onlar yılgın ve bitkin gözlerle savrulmuş çekirge sürüleri gibi kabirlerden çıkacaklar; davetçiye doğru panik içinde seğirtecekler ve o kâfirler; ‘Bu çetin / zor bir gündür!’ derler.” </em></strong>[Kamer/ 7–8]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  Şayet kabir azabı olsaydı, Allah, daha büyük olduğu iddia edilen kabir azabına, Kitabında cehennem azabından daha fazla yer ayırarak kullarını ondan sakındırırdı. Oysa kabir azabı konusunda Kuran’da tek bir ayet yoktur.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <em>Allah Resulü iki kabre uğradı ve buyurdu ki “Burada yatanlar azap içindedir. Hem de büyük suçları yoktur. Bunlardan birisi koğuculuk yapardı, öteki de idrardan sakınmazdı” Sonra bir hurma dalı getirtti ve ikiye böldü. Birini birinin kabrine dikerken, diğerini ötekinin kabrine dikti ve “inşallah onların azapları bu dallar yaş kaldıkça hafifler”</em> buyurdu. [Buhari, Vudu', 55] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bu hadis; azabın mahşer meydanında hesap görüldükten sonra olacağına dair onlarca muhkem ayete apaçık aykırıdır. Zira Kuran’da; kişinin günahının affedilmesi ve uhrevi cezasının kaldırılması, doğrudan Allah'a yönelerek tövbe etmesi, istiğfarda bulunması ile mümkündür.[4] Allah, günahların büyüklerinden sakınanların küçük günahlarının silineceğini, affedeceğini haber vermektedir. [Nisa/31, Necm/32] Yine hurma dallarının azabın hafiflemesine vesile olacağı anlayışı da böyledir. Eğer mezara ağaç ekmekle azap duruyorsa, mezarları ormanlık yerlerde yapmak, ya da mezarlara bol bol ağaç dikmek yeterlidir. Ağaç yetişmeyen bölgeler ne olacak?</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine <em>“Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım işitmekte olduğum kabir azabını size de işittirmesi için Allah'a dua ederdim” </em>[Müslim, Cennet, 67] şeklinde gelen hadis şu ayete açıkça aykırıdır; </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Sen onlardan herhangi birinden </em></strong><em>(bir varlık işareti)<strong> hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?</strong></em>” [Meryem/98]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine yukarıda geçen 'ölünün ruhunun cesedine döndürüleceği' rivayeti Kütüb-ü Sitte içinde yalnızca Ebu Davud'un Sünen’inde yer almaktadır. İbn Hazm, bu ifadenin kabir hayatı ile ilgili hadislere ilave edildiğini söyler.[5] Bu hadis senet bakımından zayıf olduğu gibi, garib bir hadistir.[6] Kabir azabının bel kemiği olan ruhun cesede iadesi meselesi böyle garib, zayıf bir hadise dayanmaktadır. Ehl-i Sünnetin çoğunluğu -kabir sorgusu esnasında ruhun bedene iade edileceği şeklindeki rivayetlere dayanarak- ölünün cesedinde azabın elemini veya nimetin lezzetini hissedecek kadar bir hayatın yaratılacağını söylemişlerdir. Ama ruhun bedene aynen iade edildiğini söylemekten çekinmişlerdir.[7]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine yukarıda geçen 'münker ve nekir melekleri' ifadesi bir tek Tirmizi’de geçer. [Tirmizi, Cenaiz, 70] Tirmizi bile kendi hadisini garib olarak nitelendirmiştir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  <b>Özetle</b>; itikadi meselelerin böyle ahad, garip hadisler üzerine bina edilmesi ve asırlarca Ehl-i Sünnetin itikadı olarak öğretilmesi hiç de isabetli olmamıştır.[8] 'Şekk /Şüphe üzerine yakîn kurulamaz' prensibine rağmen, itikadımız böyle zayıf hadisler üzerine inşa edilmeye kalkışılmıştır. Üstelik Münker-Nekir’in ‘Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin ne?’ diye soru sorması </div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <b>Kuran’a da aykırıdır. Çünkü Kuran’a göre, ‘suçlulara günahlarından sorulmaz, herkesin yaptığı apaçık ortaya dökülür, herkesin dünyada yaptığı gizli-saklı işler ortaya konur, vs.’ </b></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Hem bu meleklerin insanların ne yaptığını, kime inandığını bilmemeleri mümkün değildir. Bunlar güzel kurgulanmış senaryolara benzemektedir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yahudi bir kadın, Hz. Aişe annemize, ‘Allah seni kabir azabından korusun’ diye dua etmiştir. O da, bunu Resulullah’a sormuştur. Bunun üzerine Peygamberimiz; ‘Kabir azabı haktır…’ buyurmuş. [Buhari, Cenaiz/89] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ne kadar bir garip bir hadise! Peygamberin koynunda yaşayan sevgili eşi o güne kadar kabir azabından haberi olmamış. Peygamberin hanımına bir Yahudi kadın dinini öğretiyor! Aişe Annemiz, bir Yahudi kadından kabir azabını öğreniyor ve bunun doğru olup olmadığını Peygamberimize onaylatıyor! Bundan sonra da Peygamber her namazın akabinde, kabir azabından Allah’a sığınmaya başlar! [9] Peygamberimiz bunun üzerine kabir azabı ile ilgili bir hutbe irad etmiş, sahabe de feryad-ü figan edip ağlaşmışlar! [Buhari, Kitabu’l-Cenaiz, 86] Fakat çok ilginçtir, herkesin duyması gereken bu hutbeyi Esma b. Ebîbekir’den başka kimse rivayet <b>etmemiştir.</b></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <b><br /></b></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ölen kimsenin mezarında diri /canlı olduğuna itikat etmek birçok yanlış itikadi sapmaya da neden olmuştur. Zira kabirde 'canlı bir yaşamın kabulü’, onunla bir şekilde bağ kurmayı, konuşmayı, teberrük etmeyi /bereketlenmeyi, bir din büyüğü ise ondan yardım istemeyi, vs. netice vermesi kaçınılmazdır. Zaten fiiliyatta da böyle olmuştur. Ölenlerin 'ruhu kınından çıkmış kılıç gibi olduğu ve dünyadaki hayatlarından daha aktif hale geldiği' şeklinde hadisler uydurulmuştur. 'Kabir ehlinden sıkıştığınızda yardım isteyin’ gibi hadis (!) adı altında apaçık şirk kokan yalanlar peygambere isnat edilebilmiştir. Bugün insanlar niçin yatırlarda yatıp kalkıyor, türbeleri Kâbe tavaf eder gibi tavaf edip duruyorlar dersiniz? Bunların altında yatan baş etken mevtanın kabrinde sağ / diri olduğu sapması yatmaktadır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Şimdi Peygamberimizin İslam’ın ilk dönemlerinde kabir ziyaretini niçin yasaklamış olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Hinduizm, Budizm ve Yunan filozoflarından alıntılar yapan İbn Ebi'd-Dünya (ö.281) gibi, 300’e yakın eser veren bir hadisçinin kitaplarından bazılarının isimleri; şöyledir; “Öldükten Sonra Yaşayanlar, Öldükten Sonra Konuşanlar, İnsanlara Hâtiften /Gayb'dan Gelen Sesler/ El-Hevâtif!</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> 'Öldükten Sonra Yaşayanlar’ kitabının bir hadisinde, kabrinden kalkıp dolaşan, acayip işler yapan, sonra tekrar ölüp mezara giren, hata birkaç sene yaşayan, evlenen, cihada giden insanlarla ilgili çok garip rivayetler var. Günümüzün fantastik filmlerindeki zombiler gibi,<em>“mezardan aniden bir adam çıkıyor, yüzü kafası alevler içinde boynundan zincire vurulmuş, oradan geçen bir yolcudan 'bana kırbandan su ver' diye yalvarıyor. Peşinden başka biri mezardan fırlıyor, 'bu kâfire su verme' deyip zincirinden yakaladığı gibi mezara çekiyor ve ikisi az sonra kayboluyorlar.”</em></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Suyûti, bu zatın rivayetlerini aynen nakleder.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bu gün piyasadaki birçok ölüm ve sonrası ile ilgili kitap Suyuti’nin ve Şârânî’nin eserlerine dayanmaktadır. Kurtûbî’nin Tezkire’sine yazdığı şerh olan ‘Şerhu’s-Sudur fi şerh-i Hali’l-Mevtâ fi’l-Kubûr’ ya da ‘Kitabu’l-Berzah’ diye bilinen kitabı ve ‘el-Büdûru’s-Safire fi’l-Umûri’l-Ahire’si. Suyuti âlem-i misal nazariyesini İslam’a dâhil edenlerden olduğunu burada hatırlamakta yarar vardır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">   Yine Şarâni’nin yazdığı ‘Kabir Hayatı’ adlı kitaplar ümmetin kabir hayatı itikadını oluşturmuştur. Şarânî’nin de İbn-i Arabî’ci olduğunu göz önünde bulundurmakta yarar vardır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ölen bir kimse nasıl tekrar dünyaya döner? Gezer, yer-içer, cihada gider? Akıl bu kadar mı dışlanır? Allah'ın koymuş olduğu sünnetullahtan / Allah'ın tabiata koymuş olduğu kanunlardan bu kadar mı sarf-ı nazar edilir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  Haşv ehli, O yıllarda Kuran'da hiçbir izi bulunmayan tartışmalı konu­ları dine ithal etmekle meşguldüler. Ortada dolaşan Ehl-i Kitap kültürünü aklayarak Müslümanlara taşıyor, 'şibih din/dine benzer din' imalatı yapıyorlardı. Tıpkı günümüzdeki 'kara para aklayanlar' gibi, o gün de 'kirli bilgi aklayan' bir kesim vardı. Bu kesim soyutlama yetene­ğinden ve naklettiği sözü anlayacak kapasiteden mahrumdu. Bu damardan beslenenlerin ürettiği ölü bilgi, farklı ekoller eliyle bize kadar taşınmıştır. Bunlardan biri de Muhammed b. Kerram'dır. (v.255) Kerramiye diye bilinen mezhebini kabir aza­bı gibi suni gündemler üzerine bina eden bu şahsın da 'Azabu’l-Kabr’ isimli bir kitabı vardır.[10]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Suyutî’nin kabir azabıyla ilgili naklettiği öyle hadisler var ki ; </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> ‘<em>Kim karın ağrısından ölürse, kabrinde azap görmez. Peygamberler kabirlerinde diridir ve namaz kılarlar. Kabirde mümine Kuran verilir, o da okur. Ölülerimizin kefenlerini güzelleştirin, çünkü onlar kabirlerde birbirlerini ziyaret ederler, birbirlerine karşı övünürler, vs.</em>’[11]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Kabir hayatının olduğunu isbat etmek için oldukça hacimli bir kitap yazan Süleyman Toprak, berzah kelimesinin kelime anlamı için; “iki şey arasında ayırıcı engel, mânia, hail” demektedir ki, doğru söylemektedir. Lakin ıstılâhi anlamına gelince der ki; “ölümden ba’se kadar devam eden, dünya ile ahiret arasındaki uzun âlem (yaşanılan dünya), berzah âlemi, ruhlar âlemidir.[12] Ve göz göre göre hilaf-ı hakikat konuşarak [Mü’minun/ l00] ayetindeki ‘<b>berzah</b>’ kelimesi ıstılâhi anlamda kullanılmıştır der. Oysa, bu ayet berzah’ın bir âlem olmadığının en açık, en sağlam kanıtıdır.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“Nihayet onlardan birine ölüm gelince, ‘Rabbim! Ne olur beni dünyaya geri döndür. Belki ben, daha önce yapmadıklarıma karşılık salih bir amel yaparım.’ Kesinlikle hayır! Bu, sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir. Onların arkasında tekrar dirilecekleri güne kadar (dönmelerine mani) bir perde/ duvar/ aşılmaz bir engel vardır”</em></strong> [Mü’minun/l00].</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Berzah kelimesi Kuran’da hep bu kelime anlamında kullanılmaktadır. Kavramsal anlam dedikleri şey; canlarının çektiği, olmasını istedikleri anlamı kelimeye katmaktan ibarettir. <b>Kuran’ın engel, perde dediği berzah, nasıl da genişlemiş!</b> Olmuş yüz binlerce yıl sürecek, insanların gezip dolaştığı koca bir âlem! Hâlbuki ayet, öldükten sonra dünyaya dönmek, yaşamak <b>isteyenlere “artık geriye dönüş yok, hayat bitti,</b> ikinci dirilişe kadar benden yaşanılacak bir âlem istemeyin, sizin uydurduğunuz <b>ruhlar âlemi, berzah âlemi yok” demektedir.</b></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <b><br /></b></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine bu kabirciler –işin başında yine Gazali vardır-; ‘ehl-i keşf’il-kubur’ diye tuhaf bir insan türü icat etmişlerdir. Güya, bu keşif ehli, kimsenin görmediğini görüp, kabirlerde olup-biteni bize anlatıyorlarmış (!) Delilleri yine, Allah’ın sonsuz kudretidir. Allah dilerse bazı kimselere, kabirlerde neler olup-bittiğini gösterebilir (!)</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Kabirde bedene veya ruha, ya da (ruh mea’l-cesed) ruh ile beraber bedene azap hem aklen, hem de naklen sabit olmayınca, illaki, “kabir azabı mutlaka dinde yer almalıdır, herkes buna inanmalıdır” diyenler, bu kez azabı, kabirde değil de “âlem-i berzah”ta ruha yapmak isterler. Derler ki, kabir azabı mezarda değil de, berzah âleminde ruha yapılır. Böylece Kuran’da olmayan, Allah’ın bildirmediği bir âlemi icat ederler. Oysa İnsan için Allah iki âlem yaratmıştır; Dünya ve ahiret âlemi. Onlar ise bu iki âlemi ayıran duvarı (berzahı), binlerce, milyonlarca yıl sürecek fantastik bir âleme, yaşam alanına çevirirler!</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <h2 style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><span style="font-size: large;">Şimdi gelin kabir azabı tartışmasını Kur'an’a götürelim.</span></strong></h2> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *Kuran'a göre ölüm ile İkinci Sûr'a üfleninceye kadar sürecek bir berzah âlemi / hayatı yoktur. Kuran’a göre 'berzah' geriye dönmeye mani olan 'engeldir'. “</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Onlardan birine ölüm gelince, <strong><em>'Rabbim! Beni geri çevir, belki yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim' der. Hayır; bu söylediği sadece laftır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alı koyan bir engel  / berzah vardır.”</em></strong> [Mü'minun/99-100] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bu ayet, Hayır! Geri dönemezsiniz, öldünüz, tekrar size canlılık kesinlikle iade edilmeyecek demektedir. Kuran bu berzahı; yok olan varlığın, tekrar varlık sahasına geçmesine bir engel olarak zikreder ve bu hakikat, ölen tüm canlılar için geçerlidir. Geriye dönüş yasaktır! Ayet de geçen; ‘<strong><em>İlâ yevmin yübasûn / diriltilecekleri güne kadar</em></strong>’ kelimeleri; insanların diri, canlı olmadıklarını çok net <strong><em>olarak ilan</em></strong> etmektedir.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *<strong><em> “Helak ettiğimiz bir memleket halkının (tekrar dünya hayatına) dönmeleri haramdır”</em></strong>[Enbiya/95],<br /> <strong><em>“…Ne artık birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine geri dönebilirler.”</em></strong> [Yasin, 36/50] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ölümden sonra hayata dönüş yok!</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>O canı geri döndürseniz ya! Eğer doğru söyleyenlerdenseniz”</em></strong> [Vakıa/87]<br /> <strong><em>“Allah insanların canlarını /nefislerini ölümleri sırasında alır. Henüz ölmemiş olanlarında uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin canlarını (katında) tutar diğerlerini ise belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır…”</em></strong> [Zümer/42] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bu ayette geçen; “Ölümüne hükmettiklerinin canlarını yanında tutar” ifadesi çok net olarak ölenlerin canlarının / ruhlarının dünyaya ya da berzah âlemine geri gelmediğini bildirmektedir.[13]</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *<strong><em>“Her nefis / can ölümü tadacaktır.”</em></strong> [Al-i İmran/185] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Hal böyle iken, eğer mezarda / âlem-i berzahta kişi ruhen veya bedenen yaşıyorsa ölmemiş, ölümü tatmamış demektir. Bu ise apaçık Kuran'a aykırıdır.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  * <strong><em>“Orada olan her şey / akıllı, şuurlu varlıklar helak olacaktır”</em></strong> [Rahman/27], <strong><em>“O’nun Zatı hariç her şey helak olacak” </em></strong>[Kasas/88] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bu her şeyin içine can/nefis/ruh da dâhildir. Arapça da ölüm; bir şeyin varlığının sona ermesi veya sıfatlarının yok olmasıdır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">   *Kabir hayatı inancı tümüyle ruhların ölümsüzlüğü ilkesine dayanır. Bu ise sadece bir faraziyedir. Ruh’un bedenden ayrı yaşayabileceğini iddia edenlerin, kabirde onun bedene iade edilmesini şart koşmaları kendileriyle çelişkiye düştüklerini gösterir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Eşari ve Bakıllani gibi ilk kelamcılar ruh araz derken, Cüveyni’den itibaren ruhun latif bir cisim olduğu, bedenden ayrıldıktan sonra tek başına yaşadığı, varlığını sürdürdüğü fikri yaygınlaşmıştır. Beden fani, ruh/nefs bakidir denilmiştir. [14] Bundan sonra kelamcılar ‘her nefis ölümü tadacaktır’ ayetini, nefsin uykuda olduğu gibi bedeni terk etmesi olarak anlayacaklardır. Bu durumda ölümü sadece beden tatmaktadır. Bu ise ayetin anlamına takla attırmaktır. Hâlbuki ayet herkesin anlayabileceği kadar açık bir şekilde her <b>nefsin /canlının /ruhun öleceğini söylemektedir.</b></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">   *Kabirde sorgu-sualin olabilmesi için kişinin soruları işitebilmesi, cevap verebilmesi, akledebilmesi için tüm vücud organlarına hayat verilmesi, beyninin tüm fonksiyonları ile çalışması lazımdır. Ölen bir kimsenin bunları yapabilmesi aklen muhal, tıbben imkânsızdır. Cesedin sadece bir kısmına hayat verilir iddiası da, ölenin birkaç uzvu diğer organlar olmadan bu görevini tam yapamayacağı için bu varsayım da yanlıştır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> * <strong><em>“Sen kabirde olanlara işittiremezsin”</em></strong> [Fatır/22] Ayetin bağlamından bunun kalbi ölü olanlar hakkında olduğu anlaşılmaktadır. Lakin Allah ‘kalbi ölü kâfire işittirmek, mezardaki ölüye işittirmek gibidir’ buyurmaktadır. Eğer ölüye işittirmek mümkün olsaydı, Allah bu benzetmeyi yapmazdı. Ölülerin işitemedikleri hakikati esas alınıp, bu esas üzerine ‘kâfirlerin kalbi de tıpkı bunun gibidir’ benzetmesi yapılmıştır. Ayetten şu da anlaşılabilir; sağ olan kâfirler işitmiyorlarsa, ölüler hiç işitmezler. Çünkü kendisine benzetilenin, benzeyenden daha büyük olması gerekir. Kedi aslan gibidir, denilir. Aslan kedi gibidir denilemez. Kâfirler ölülere benzetilmiştir. Elbette işitme yönünden ölülerin kâfirlerden daha aşağı olmaları icap eder.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *  “<strong><em>Biz, onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Sen, onlardan herhangi birinden </em></strong>(bir varlık işareti)<strong><em> hissediyor veya onlara ait cılız birses işitiyor musun?</em></strong>” [Meryem/98] Bu ayet kabirlerde hayat olmadığının en açık kanıtıdır. Kabirlerde yaşayan (!) insanların hiçbirisinden Peygamber de dâhil olmak üzere, ehl-i keşf’ül-kubur vs. tüm insanlar herhangi bir canlılık emaresi hissedemeyeceklerini Kuran beyan etmektedir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *Kuran da; ceza veya mükâfat insanlar tekrar diriltildikten sonra, hesaba çekildikten sonra, amelleri mizanda tartıldıktan sonradır. Bütün Kuran ayetleri bu konuda muhkemdir. İnsanlar Mahşer meydanında tekrar tam olarak yaratıldıktan sonra en ince ayrıntısına kadar hesaba çekileceklerdir. Hal böyleyken ölmüş, bedeni dağılmış, şuuru olmayan ölüler neden bir kere daha hesaba çekilsinler?</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *İnsanın kabirde fitneye tabi tutulması/sınanması Kuran’a aykırıdır. [Kehf/7] ayeti çok net olarak yeryüzünün, dünyanın sınav yurdu olduğunu haber vermektedir. İnsanın bütün gizli-saklı sırları kıyamet günü ortaya çıkacaktır. [Tarık/9] Kabirde değil!</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *Kuran insanın iki var oluşundan bahsetmektedir. Birincisi, bu dünya, ikincisi; ebedi âlem, ahiret günüdür. Kabir hayatını kabul edenler bu iki âlemin arasına kabir âlemini ekleyerek üç varlık âlemi icad etmektedirler. Kuran’a göre dünya çalışma, kazanma yeri, ahiret ise bu çalışmaların karşılığının alınacağı yerdir.[15]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *Yine Kuran’a göre azap ve nimet, ceza ve mükâfat Cehennem ve Cennettedir. Kabirlerde ceza görmek veya nimetlenmek bunu öne almak demektir. Hâlbuki bunlar için insanın tüm organlarının salimen bulunması gereklidir. Aksi halde ölmüş, çürümüş cesede, taşa toprağa ceza verilmiş olmakta veya cennet nimetleriyle telezzüz ettirilmektedir. Bu hem abes, hem de komiktir.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *“<strong><em>Siz </em></strong>dünyada<strong><em> on gün eğleştiniz diye aralarında gizli gizli konuşurlar…En akıllıları ‘Sadece bir gün kaldınız’ der.”</em></strong> [Taha/103-4]<br /> <strong><em>“Allah inkârcılara ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ diye sorar. Onlarda, ‘Bir gün ya da bir günden daha az’ derler…”</em></strong> [Mü'minun/112-3]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ayetlere göre; insanlar öbür âlemde dünyada ne kadar kaldıklarını, kendi aralarında konuşurlar. Fakat kimse ba’s günü kimse ölümü ile dirilişi arasında var olduğu söylenen milyonlarca yıl hakkında herhangi bir şey hatırlamamaktadır. Ve “<b>Bizi kabrimizden kim kaldırdı?</b>” diye şaşkın, şaşkın bakışmaktadırlar. Herkes ölmeden evvelki dünya hayatını hatırlamakta, lakin kabir hayatına ait tek kelam etmez!</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Pekâlâ; hiç kimse bundan çok daha uzun süren, yüz binlerce/milyonlarca yıl süren kabir /berzah hayatından neden bahsetmez? Oysa kabir hayatı süre olarak dünya hayatından mukayese kabul etmeyecek kadar uzun sürmüştür. Oradakiler dünya hayatını hatırladıkları gibi, olsaydı kabir hayatını da hatırlayıp, anlatacaklardı.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  * <strong><em>“Sûr'a üflenince, kabirlerinden Rablerine koşarak çıkarlar. 'Vah halimize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı?” </em></strong>[Yasin/51-2]. Uyunan yer, yatak demektir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine şu ayet; insanların Sûr’a ikinci defa üflendiğinde mezarlarından aniden kalkacaklarını haber vermektedir. <strong><em>“Ona (Sûr’a) bir daha üflenince, onlar bir anda ayağa kalkıp etraflarına bakarlar”</em></strong> [Zümer/68]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Mahşer sabahı insanlar uyandıklarında, şaşkın şaşkın 'yattığımız yerden bizi kim kaldırdı?' demeleri kabir hayatının olmadığını gösterir. Eğer kabirde azaba düçar ya da nimete gark olmuş bir halde yaşıyor olsalardı buna şaşırmayacaklardı.. Çünkü mezarlarında iken kabirden sonraki hayatlarını, mahşerdeki dirilişi bol bol düşünmüş ve bunu bekliyor olacaklardı.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> * Öldükten sonra tekrar dirilme /el-ba’sü ba’de’l-mevt’teki, ‘ba’s kelimesinin bir diğer anlamı; uykudan kaldırmak, uykudan uyandırmak demektir. Bu takdirde anlam; ölü gibi uyuyanları uykularından uyandırmak olur. Ölüm sonrası hayatın insan idrakine göre bir nevi uykudan ibaret olduğunu söylemek mümkündür. Ölüm anında insanın zaman saati durur, ne kadar uyuduğunu hatırlayamaz. Kıyamet sabahı zaman saati tekrar çalışmaya başlar.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> * “<strong><em>Ve o kıyamet mutlaka gelecektir, onda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerde olanları diriltecektir</em></strong>.” [Hacc/7] Evet, kabirlerde ölü olarak yatan insanların, ta kıyamet gününe kadar hiçbir şeyden haberi olmayacaktır. Kıyamet gününde ise onlar, diriltilerek hesap meydanına çağırılacaklar. Kabirde diri olanların ise, diriltilmeleri değil, çağırılmaları söz konusu olur. Kabir âleminde yaşayan dirilerin (!) diriltilmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bir önceki ayet de, “…<strong><em>Ölüleri dirilten O’dur…”</em></strong> şeklindedir. Dirilerin diriltilmeye ihtiyacı olur mu?</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *Kabir azabına remzen işaret ettiği söylenen ayetleri ele alacak olursak; <strong><em>“Kâfirler azabı gördüklerinde şöyle derler; 'Rabbimiz! Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin..”.</em></strong>[Mü'min/11]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <b>Kabir hayatı olsaydı “üç adet” hayat olurdu.</b> Dünya hayatı, kabir hayatı ve ebedi hayat! Yine kabir hayatı olsaydı üç ölüm olurdu! Birincisi; ana rahmindeki cansızlık hali, ikincisi, bildiğimiz Azrail’in gelip canımızı alması, bir de kabirde yaşayanların kıyametin kopması ile ölmeleri. Çünkü Kuran, dünyaya gelmeden önceki halimize de ölüm demektedir. [Bakara/28] Yukarıdaki ayette geçen “iki ölüm ve iki dirilmeyi” bu ayet çok güzel tefsir etmektedir. </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“Ölü idiniz sizleri diriltti, sonra öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve sonunda ona döndürüleceksiniz.” </em></strong>[Bakara/28] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ayet görüldüğü üzere; “dünya hayatı ve ebedi hayat” olmak üzere hayatın iki olduğunu ilan etmektedir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> *  Kabir hayatının mevcudiyetine delil olarak getirilen şu ayet; </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“Artık sen çarpılacakları güne / kıyamet gününe kadar onları kendi haline bırak... Zulmedenlere bu ahiret azabından başka bir azap / yakın bir azap da var.” </em></strong>[Tûr/45-7] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Buradaki 'başka bir azap' kabir azabı olarak yorumlanmıştır. Hâlbuki bu ayet çok açık ve net bir şekilde zalimlere /müşriklere ahiretten başka dünyada da, yakın bir zamanda azap göreceklerini haber vermektedir. Ve zaten bu “yakın azabı” Bedir’de görmüşlerdi. Bu azabın dünyada görüleceğini ifade eden o kadar çok ayet vardır ki! </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“Allah onları dünyada ve ahirette can yakıcı azaba uğratır” </em></strong>[Tevbe/74, Kehf/87]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> * Yine <strong><em>“Kendilerine iki defa azap edeceğiz, sonra da büyük bir azaba uğratılırlar.”</em></strong>[Tevbe/101] ayetini Eş'arî, şöyle yorumlar; 'iki azaptan biri bu dünyada kılıçla, diğeri kabirde gerçekleşecektir’. Hâlbuki söz konusu ayetin az aşağıda şöyle açıklanır; <strong><em>“…Onlar yılda bir-iki defa belaya uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı?”</em></strong> [Tevbe/126] Zemahşeri bu iki azaptan birinin münafıkların mallarından zekât alınması - ki onlar için büyük azaptır - ve diğerinin de, bedenlerinin zarar görmesi olarak tefsir etmiştir. Yani kabir azabı olarak yorumlanan 'iki azaptan birincisi' aynı surenin az ilerisinde bizzat Kuran tarafından “dünyevi azap” olarak tefsir edilmiştir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine [Tevbe/101] deki, ‘iki defa azap etme’ ifadesini, [Rad/34] açıklar. “<strong><em>Onlara dünya hayatında azap vardır, ahiret azabı daha ağırdır</em></strong>…” Dünya azabı bir, iki, üç, ya da; defalarca olabilir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine [Tevbe/55] ayeti bu iki azabın ne olduğunu o kadar güzel açıklamaktadır ki! </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>Artık onların malları ve evlatları seni imrendirmesin. Allah bütün bunlar nedeniyle onları dünya hayatında azaba çarpıtmak ve ölürken de canlarını kâfir olarak almak ister.</em></strong>” [Tevbe/55] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Görüldüğü gibi iki azap; Dünya hayatında, mallarından eksilterek cezalandırma ve bir de ölüm anında işkence. Şu ayet kâfirlere ölüm anında yapılan işkenceyi anlatır. </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<em>Ve<strong>meleklerin kâfirlerin canlarını alırken </strong><strong>yüzlerine ve arkalarına vurarak aldıklarını bir görseydin</strong>!</em>” [Enfal/50]</blockquote> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> * <strong><em>“Derken Allah o mümin kulunu kavminin çirkin tuzaklarından korudu. Kötü azap Firavun'un adamlarını sardı. Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün ise 'Firavun'un adamlarını azabın en şiddetlisine sokun' denilir.”</em></strong> [Mü'min/45-6]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Bu ayetleri surenin 38-52 ayetlerinin içinde bulunduğu pasaj ile bir bütün olarak okursak, buradan kabir azabının çıkmayacağını görürüz. Bu ayetteki ‘onlar sabah akşam ateşe maruz kalır’ ibaresi kabir azabına işaret ettiği söylenmiştir. <b>Ancak; 'sabah-akşam' deyimi Kuran’da 'sürekli' anlamında da kullanılmaktadır.</b> </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>“O'nu sabah-akşam tesbih edin”</em></strong>[Ahzab/42]</blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> ayeti gibi. Yine bu ayeti; ‘Firavun ve adamlarının sabah ve akşam azaba uğratılmaları daha bu dünyada gerçekleşmiştir’ şeklinde de okuyabiliriz. Çünkü; onların üzerlerine tufan, çekirge, kurbağa gönderilmiş, suları kana dönüşmüştür. Firavun ve adamlarının sabah-akşam, sürekli azaba uğratılmış olduklarını başka ayetlerden öğrenmekteyiz. </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>Biz Firavunu ve adamlarını senelerce süren kıtlık ve kuraklıkla kıvrandırdık ki belki düşünür, ibret alırlar</em></strong>” [Araf/130] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yine Firavun ve adamları hakkındaki </div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>Onlar hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lanete uğratıldılar</em></strong>” [Hud/99] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> ayeti onların hem bu dünyada, hem de ahirette gördükleri azaba işaret etmektedir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Firavun’un, sabah akşam sunulduğu ateş, kıyamet günündeki cehennem ateşidir. [Hud/98-9] ayetleri; Firavun’un kıyamet günü kavminin önünde, onları ateşe getirdiğini tasvir etmektedir. Firavun ve kavmine “<b>Bu dünyada da peşlerine lanet takılmıştır, kıyamet gününde de!</b>” denilerek, bu azabın ve lanetin hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde onları takip edeceği apaçık bir şekilde vurgulanmaktadır. Yani, kabirde azap görmezler.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Son iki ayeti ceza ve mükâfatın hesaptan sonra olacağını ifade eden onlarca muhkem ayeti esas alarak yorumlamalıyız. Çünkü Kuran da çelişki yoktur. Ayetler ayetlerle çarpıştırılamaz. Zaten kabir hayatının olduğunu iddia edenler hadisleri ayetlerden önce getirirler. Bu Kuran’dan delil getirememelerinden kaynaklanır. Bu konuda eserleri olan İbnu’l-Kayyım bunu itiraf eder; Kabir azabı, bilinmesi ve sakınmak için inanılması bu kadar önemli olduğu halde, niçin Kuran’da zikredilmemiştir? Bu soruya şöyle cevap vermeye çalışır; “<em>Allah Resulüne iki vahiy vermiştir, bunlardan biri kitab, diğeri hikmettir, hikmet ise sünnet /hadistir”.</em>’[16] Özetle Kitab’dan delil olmayınca, hadislere müracaat edilmesi gerektiğini söyler. Hadislerin delâletleri /anlamları bu mevzudaki ayetlere göre çok açık ve berraktır. Lakin ahad rivayetler itikat konusunda hüccet olamaz. Kaldı ki; <b>hadisler kesinlikle vahiy değildir.</b> Peygamberimizin vahiy namına aldıkları Kuran’dan ibarettir.  <b>Kabir azabı ile ilgili hiçbir rivayet mütevatir de değildir.</b> Öyleyse şekk üzerine yakîn bina edilemez. Şüphe üzerine itikat oturtulamaz. Kabir hayatı varsa, bu konu semiyyat konusudur. Kabir ile ilgili meseleler gayb konusudur. Gaybı melekler de dâhil olmak üzere hiç kimse bilemez. Bu konuda vahyin dışında hiçbir bilgi, sahih bilgi kaynağı olamaz. Peygamberin Allah’tan aldığı tek vahiy ise Kuran’dır. İtikat konularında hadislerin delil olarak kabul edilmesi, Kuran’ın dışında da vahiy olduğunu kabul eden bir geleneğin ürünüdür.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Günümüzdeki bid’atlerin ve itikadî sapmaların çoğu bu hadis rivayetlerine dayanır. Bu ahad rivayetleri Kuran’a arz etmeden kabul etmek, kitabı metbû/uyulan konumundan, tâbî/uyan konumuna indirmektir. Bu ahad haberleri dinde hüccet kabul edenlerin dine verdiği zarar, kabul etmeyenlerin verdiği zarardan daha büyüktür. Ahad haberleri Kuran’a rağmen hüccet kabul edenler, dini bu zannî/kesin olmayan haberlere dayandırmış olmaktadırlar.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Kabir hayatını ispatlamak için bazen göz göre göre sahtekârlıklar da yapılır. Yakın azabı, kabir azabı olarak yorumlayanlar, “<strong><em>En büyük azaptan önce, onlara mutlaka yakın azaptan tattıracağız</em></strong>…” [Secde/21] ayetinin devamını vermezler. Devamını biz verelim; “<strong><em>Belki imana dönerler</em></strong>”. Ayetteki yakın azabın dünyada olduğu o kadar açıktır ki! Zira; imana dönmek ancak bu dünyada olur.[17]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Kişinin kıyametten önce kabirde diriltilip tekrar öldüğüne dair kesin bir kanıt yok. Pekâlâ, Firavun ailesinin sabah-akşam ateşe sunulmasını, şehitlerin diri olduklarının bilincinde olmalarını, şehadeti bekleyenlere müjde vermek için beklemelerini nasıl izah edeceğiz? Ayetleri kabirciler gibi okursak; iki ihtimal var. Ya; kabirde azap ve nimet sadece ruha sunulmakta ya da; insanın zaman bilinci ölümle birlikte durmakta, mahşer sabahı diriliş ile birlikte tekrar başlamaktadır. Böylece 'bilinç düzeyinde bir kesinti olmamaktadır'. Bu da tıpkı uykuya daldığında acılarını unutan hastanın, bilinci yerine gelince tekrar acılarını hissetmesi gibidir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <b>Özetle</b>; ölen kimsenin zaman algısı öldüğü anda durmakta ve kıyamet günü yeniden devreye girmektedir. Ölüm anındaki nimet ve azap hissi, yeniden diriliş ile birlikte kaldığı yerden devam etmektedir. Ölüm anında şehadet şerbetinin lezzetini tadan bir şehit, o tad ile yaşadığını ve onunla uyandığını hissetmektedir. Hakeza, Firavun ve adamları da, ölüm anında hissettikleri acıyı ve azabı hissederek uyanmaktadırlar. Tıpkı narkoz ile dindirilen acının etkisi narkoz bittikten sonra kaldığı yerden devam etmesi gibi. [18]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Kuran’da kabir hayatı, ruhun ölmezliği gibi konularda herhangi bir delil yoktur. Hadisler ise subutu zanni olduğu için itikatta hüccet olma şansına sahip değillerdir.[19] Ayrıca hayat olmadan ilim /hissetme /şuur, beden olmadan da hayat /canlılık olamaz. Zaten kabir azabını hem bedenen, hem de ruhen olacağını söyleyenler beden ve ruh ikilisinin aynı anda bulunmasını bu yüzden şart koşmuşlardır.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ruhların kabirleriyle her gün konuştukları, yeni mezara konulan kimseye, diğer ölülerin toplanarak ondan dünyadaki yakınları hakkında bilgi aldıkları, dirilerin ruhlarla görüştükleri, ölülerin dirilerin kendilerine verdikleri selamı işittikleri ve anladıkları, yaşayanların konuşmalarını duydukları ve anladıkları, berzahta kendi aralarında ziyaretleştikleri vs. gibi şeyler İslam öncesi kültürlerin ve mitolojilerin etkisiyle oluşmuş rivayetlerdir.[20]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Önceleri konu başlığı; ‘kabir fitnesi /sorgusu’ iken, daha sonra işin mahiyeti; ‘kabir halleri, kabir hayatı /berzah âlemi, ruhlar âlemi’ olarak değişmiştir. Hatta ulemamız ahiret azabından çok kabir azabı(!) üzerinde durmuşlardır. Kabir hayatı, ahiret hayatına göre çok daha yakın olduğu için, yakın olanı uzak olana, hislerle /duyu organları ile sabit olanı çok ileride vaadedilen cennet ve cehenneme tercih etmişler, insanları korkutarak kötülükleri önlemeye ve iyilikleri teşvik etmeye çalışmışlardır. Ahiret inancı için faydalandıkları ruhun ölümsüzlüğü fikrini kabir hayatı için de devreye sokmuşlardır.[21]</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yüce Allah’ın, hakkında hiçbir delil indirmediği bir konuyu, O’ndanmış gibi göstermeye kalkışmak büyük bir vebaldir.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">  <em>“<strong>Allah’a yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Onlar Rab’lerine sunulacaklar. Şahitler de; `İşte Rab’lerine karşı yalan söyleyenler bunlardır!’ diyecekler. İyi bilin ki Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.</strong>” [Hud/18]</em><em> </em></blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Sonuç olarak, kabir azabının varlığını iddia etmek, yüce Allah’a adaletsizlik vasfetmek ve yüce Allah’ı yargısız infaz yapmakla suçlamaktır ki bu, iddia sahipleri için büyük bir vebaldir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: center;"> <strong>Kabir hayatının olmadığına dair Kuran’dan örnekler verelim,</strong></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: left;"> Kuran ahiret hayatının safhalarını şöyle sıralar;</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> </div> <ul> <li>-İnsanlar diriltilecek,</li> <li>-Toplanacak,</li> <li>-Allah’a arzedilecek,</li> <li>-Amel defterlerini alıp, okuyacak, organları dile gelip konuşacak, böylece herkes yaptıklarını bir bir görecek, dünya hayatı hakkında bilgilendirilecek,</li> <li>-Hesaba çekilecek, şahitler huzurunda sorgulanacak,</li> <li>-Yargılanacaklar,</li> <li>- Ödül ya da ceza alacaklar.</li> </ul> <br /> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Yargılama ve sorgulama yapılmadan, insanlara, işledikleri suçları bildirilmeden herhangi bir cezanın verilmesi, ilahi adalet ilkesiyle çelişir. Hâlbuki Allah âdildir ve kullarından da adil olmalarını, adaleti ayakta tutmalarını istemektedir. Herkesten âdil olmalarını isteyen Allah, kendisi zalim olamaz.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>* “</em></strong>Orada <strong><em>(ahirette) onlar ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar”</em></strong> [Duhan/56], ayeti ölümün sadece bir kere olacağını, ilk ölümden başka ölüm tadılmayacağını haber vermektedir.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> * <strong><em>“</em></strong>Rabbimiz<strong><em> bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin” </em></strong>[Mü’min/11] İki diriltmenin biri; anne karnında oluşumumuz, diğeri de; Ahirette diriltilmemizdir. Eğer kabir de diriltilmiş olsaydık bu takdirde dirilişler üçe çıkmış olur.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> İslam’a göre iki âlem, dünya, yaşam alanı vardır. İmtihan yurdu olan dünya hayatı ve mücazât ve mükafat yeri olan ebedî hayat, Ahiret yurdudur.</div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> “<strong><em>Onlara, dünya hayatında da âhirette de müjde vardır. Allah’ın kelimeleri değişmez...</em></strong>” [Yunus/64]<br /> “<strong><em>Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı. Âhiretin azabı ise elbette daha büyüktür. Bir bilselerdi…..</em></strong>”[Zümer/26]<br /> <em>* “<strong>Ve saat / kıyamet mutlaka gelecektir, onda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerde olanları diriltecektir</strong>” [Hac, 22/7]</em>* <strong><em>“Ölü iken sizi dirilten, sonra öldüren, sonra dirilten ve sonra O’na döndürüleceğiniz Allah’ı nasıl inkâr edersiniz?”</em></strong> [Bakara/28]<br /> * <strong><em>“Onlar günahları yüzünden suda boğuldular ve peşinden cehenneme sokuldular”</em></strong>[Nuh/25] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Ayette suda boğulan Nuh kavminin boğulmanın hemen akabinde cehenneme girmeleri, kabir azabının olmadığını gösterir. Kabirdeki azap, cehennem azabı değildir. Aslında onlar çok uzun bir zaman diliminden sonra cehenneme gireceklerdir. Onlar ölünce, varlıkları yok olunca, zamanları da durmuştur. İnsan ölünce zaman mefhumunu kaybeder. Boğuldu, uyandı ve zamanı tekrar hissetmeye başladı, zaman algılarında bir kesinti olmadı, gibi.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <strong><em>* “Allah’ın sizi (kabirlerinizden) çağıracağı, sizin de O’na hamd ederek hemen uyacağınız ve </em></strong><em>(kabirlerinizde)<strong> pek az kaldığınızı sanacağınız günü hatırla”</strong></em>. [İsra/52] </blockquote> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> Eğer kabir hayatı olsaydı orada azapla veya nimetle geçirdiğimiz on binlerce, yüz binlerce seneyi unutmamız mümkün olmazdı.</div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> <br /></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;"> </div> <ul> <li>* Kuran’ın hiçbir yerinde kabir/berzah hayatına iman emredilmediği, aksine ahiret gününe, İkinci Sûr’a üflendikten sonra gerçekleşecek olan ‘el-ba’sü ba’de’l-mevt’e iman emredilmiştir.</li> <li>* Dirilişin, yepyeni bir yaratılıştan sonra kıyamet günü olacağını ifade eden onlarca muhkem ayet, insanların kabirde değil, kıyamet günü diriltileceklerini gösterir.</li> <li>* Ceza ve mükâfatın amellerin tartılmasından, mizan ve hesaptan sonra olacağını ifade eden onlarca muhkem ayet, kabirde azap ve nimetin olmadığını gösterir.</li> <li> Cennet ve cehennemde kıyamet koptuktan sonra yaratılacaktır. Cennet ve cehennem şu an mevcut olduğu kabul edilse bile, kıyamet fiilen vuku bulmadan önce buralara girilmeyeceği âlimler arasında genel kabul görmüştür.[22]</li> <li>*  Hesaba çekilme tüm insanların bir araya toplanacağı günde[Hud/103] ve yine şahitler huzurunda olacaktır [Nahl /89]  </li> <li>*  Kuran’da, ceza ve mükâfatın birazcık bu dünyada, çoğunun ise ahirette verileceği belirtilmektedir. III. bir ceza-ödül yerinden bahsedilmemektedir. Eğer olsaydı zikredilirdi.</li> <li>*<strong> </strong>Yine kabir azabı, Allah’ın adaletine aykırıdır. Çünkü; ilk çağlarda ölen kimse ile kıyamete yakın ölen bir kimsenin kabirde kalma süreleri bir değildir.</li> <li>* Allah bize Kuran’da nasıl dua edeceğimize dair çok güzel örnekler vermiştir. Örneğin; “<strong><em>Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de</em></strong>”. [Bakara/201] Eğer kabir hayatı olsaydı, ‘bize kabir hayatında da iyilik ver’ diye dua etmemiz istenirdi.</li> <li>* Kâfirlerin cehennemden çıkmak için yalvardıkları, azaplarının son bulmasını istedikleri pek çok ayette geçmektedir. Eğer kabir azabı olsaydı, bizi kabir azabından kurtar diye yalvarmaları ayetlerde yer alacaktı.</li> <li>* Ahirette organların konuşturulacağını ayetler haber vermektedir. [Yasin/65] Kabirde organlar ölü ya da çürümüş olacağından konuşamazlar.[23]</li> <li>* İsa (a.s)’ın Kuran’daki ifadesi; <strong><em>“ Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabrimden kalkacağım gün esenlik banadır”</em></strong> [Meryem/33] her şeyi özetlemektedir. </li> <li>Dünyaya geliyoruz, sonra ölüyoruz ve son kez ölmemek üzere diriltiliyoruz. </li> <li>Hepsi üç kelime; doğum, ölüm ve yeniden diriliş!  O kadar!</li> </ul> <br /> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;"> </div> <div style="text-align: justify;"> </div> <div style="text-align: justify;"> Kaynak: <a href="https://www.facebook.com/notes/saadettin-merdin/bu-yaz%C4%B1y%C4%B1-okuyan-herkes-kabir-azab%C4%B1ndan-kurtuluyor/423613997699104" target="_blank">Saadettin Merdin</a></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">_____________________________________________________________________________________________</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[1] Fethullah Gülen, âyan-ı Sabite ve Âlem-i Misal, Sızıntı, Nisan 2001, Sayı; 267</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[2] Süleyman Uludağ, Şerhu'l- Akaid s.82</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[3] Y. Şevki Yavuz, Haberi Vahid md, C.14 s.353</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[4] Metin Özdemir, a.g.der, s.158</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[5] Metin Özdemir, a.g.der, s.157</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[6] Süleyman Ateş, İnsan ve İnsanüstü, s.89</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[7] Y. Şevki Yavuz, Haberi Vahid md, C.14 s.353</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[8] Süleyman Ateş, a.g.e. s.94</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[9] Mehmet Okuyan, Kabir Azabı Var mı? s.290</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[10] Mustafa İslamoğlu, Kader Risalesi, s.28</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[11] M.Okuyan, a.g.e, s.147-8</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[12] Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat/ Kabir Hayatı, s.45</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[13] H.Musa Bağcı, Beşer Olarak Hz. Muhammed, s.366</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[14] A Erkan Yar, Ruh Beden İlişkisi Açısından İnsanın Bütünlüğü Sorunu, s.88</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[15] Erkan Yar, a.g.e, s.137</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[16] M.Özdemir, a.g.der, s.154</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[17] M.Okuyan, a.g.e, s.187</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[18] Metin Özdemir, a.g. der. s.153-168</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[19] Metin Özdemir, a.g. der. s.153-158</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[20] E.Yar, a.g.e, s.106</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[21] E.Yar, a.g.e, s.138</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[22] Bekir Topoloğlu, Ölüm md, DİA, C.34, s.35</span></div> <div style="background-color: white; color: #141823; font-family: 'helvetica neue', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; line-height: 20px; text-align: justify;"> <span style="font-size: x-small;">[23] M.Okuyan, a.g.e, s.</span></div>

Bu Yazıyı Okuyan Kabir Azabından Kurtuluyor

Alem-i Berzah/ Kabir Hayatı; Tasavvuf dünyasında duyular ile bilinen şehadet alemi ile gayb alemi arasında köprü vazifesi gören berzah...

Devamı »